Nasıl ki insanı insan yapan taşıdığı ruhtur. Eğer ruh varsa beden anlamlı olur ve eğer yoksa anlamsızlaşır. Ya da nasıl söylemiş Tabduk Emre
Aşk ile yola çıkan sırtında dünyayı taşır, aşksız yola çıkan beden diye ceset taşır.
Evet farkındayım alakasız gelebilecek yüksek noktadan örnekler verdim ve bunu farkettikten sonra da silmeden yazmaya devam ettim. Çünkü kalbimde böyle bir örnek belirdi. Önemini yüksek rütbeden anlatmak biraz abartmak istedim belliki..
Mutfakçı arkadaşlarımın çoğu şunu söylüyor;
'' ya acayip zor bir iş, ne günün ne gecen belli değil, derdi tasası bitmiyor, tehlikeli de sürekli kendimizi kesip yakıyoruz vs.. bilmiyorum ki neden hala bu işi yapıyorum'' bence işte bu aşkla yola çıkmanın sırrı.
Mutfak derttir bir yandan baktığında. Turizm başlı başınca zordur, karşılaması, ağırlaması, uğurlaması ve görünmeyen her aşamaları başlı başına özen ve dikkat isteyen ve insanlar tarafından ilginin en çok abartılmasını beklediği dertli bir iş. Ve bu dertlerin her birini ayrı ayrı MUTFAK sırtlanıyor.
Düşünsenize, beklediğinizden daha kötü bir oteldesiniz, bazı şeyler ters gitti ve devam etti. Akşam yemeğine geldiniz ve bir yandan söylenirken bir yandan yemeye devam ettiniz. Eminim ki yemek sonunda neredeyse bütün sorunlar bitmiş olacaktır. Mesela Bendeniz'i bir otele götürüp yıldız detaylarını öğrenmeden akşam yemeğine götürürseniz otelin yıldız seviyesini bir kaç yemeğinden tahmin edebilirim. İyi otel canlı bir organizma gibi hak ettiği aşçıyı kendi buluyor bence :) her neyse..
Mutfak aşk işidir, aşk ile yola çıkmak lazım gelir. Aşksız yola çıkan beden diye bir ceset taşır, bizim mecburi aşçılar neyi bulsa aynı usul pişirir, 5 yıl geçmiştir halen ben falancayı kullanmıyorum derler, hatta ve hatta ( bunu söylediğim için arkadaşlarımdan özür dilerim ) '' BEN BAHARAT KULLANMIYORUM '' diyen çok ''Şef '' tanıyorum.
Benim ilk Şefim ve halen her gün yeni şeyler öğrendiğim Anneciğimdir. Kendisinin çok değerli bir çözümlemesi var'' tencereye iyi şeyler koyduğunda iyi olacak tabiki'' der. Yani sormaya gerek yok.
Bizim mecburi aşçılar kremalı mantarlı tavuğu güzel yaptıkları için baharatsız da olabildiğini düşünerek kullanmadıklarını iddia ederler. BAHARATSIZ OLMAZ! AŞKSIZ OLMAZ!
Baharat ile mutfağın kalp ameliyatını yapacağız inşallah.
Öncelikte tüm baharatların notalarını beynimize öğreterek baharatların birbirleriyle kombinasyonlarını ve sebze meyveyle birlikte kullanımını çok basit bir matematikle birlikte geliştireceğiz.
İlk aşamayı hemen kısaca bahsedeyim bu günkü konuyu kapatalım.
1- Baharatları Tanıyoruz
Burada yapamız gereken öncelikle baharatları tekrardan iyice tanımak.
Bunun Birinci Yöntemi: Baharatım Yanımda Uygulaması
Bu uygulama ile ilk baharatımızı seçiyoruz, örneğin pul biber olsun, yanımıza bir şişe, tüp poşet gibi bir şeyin içinde ( güzel tatlı bir tüp ya da minik baharat şişesi olursa iyi olur. ( aşktan bahsetmiştik ya )
- yanınızda pul biber, her ne yiyorsanız içerisine atın. Pul biberin yakışmasının önemi yok, azıcık da fazla atın. ( tatlı pul biber bulabilirsiniz) arada çıkarıp koklayın, Tadına bakın. Akşam eve gidip baharat miktarı kadar sıcak su ekleyin. baharat miktarının 3 te biri kadar salça ekleyin. Kısık ateşte 1 dakika çevirin. Bekletip Köftelerinizin yanında pul biberi bi de böyle deneyin. :)
Amacımızı anladınız. Pul biberi iyiden iyiye tanımak istiyoruz. Bununla birlikte tüm baharatlarımız için aynı işlemi uygulayacağız ve sürekli baharat kullanım taktiklerini paylaşacağız.